Edebiyatımızın büyük ustalarından Orhan Kemal’in 100. doğum yılı. Ekmek kavgasının, sokağın, alın terinin bu değerli ismini bir de genç öykücülerden dinleyelim dedik. Hakkı İnanç, Sibel Öz ve Türker Ayyıldız kendi Orhan Kemal’lerini yazdılar.

Hazırlayan: Volkan Alıcı


hakki-inanc‘Orhan Kemal satır satır insanlar ekler hayatımıza’
Hakkı İnanç

Evimizdeki kütüphanede adı geniş yer tutan yazarların başını çekiyordu Orhan Kemal. Onun kitaplarından birini okumak için nedense yirmili yaşlarımın ortalarını bekledim. Geç kalmak, daha fazlasını bulmaktır bazen. Annem öleli on iki yıl olmuş, geçen zaman ona dair anımsayabildiğim kimi şeyleri de beraberinde götürmüştü. Anneme çıktığım yolculukta Orhan Kemal’in elini tuttum ilkin. Okudukça anladım ki Orhan Kemal annemin hüzünlü yolculuğunda ondan da şefkatini esirgememiş. Orhan Kemal’in satırlarında gezinirken, kalem başındakinin öncelikle bir baba olduğunu duyumsarız. Attığı tokat aslında okşar yüzümüzü. Vicdanımızın sesidir duyduğumuz.

2012 Orhan Kemal Öykü Yarışması’nda dosyamla ödül kazandığımı öğrendiğimde, omuzlarıma iki büyük yük binmişti. İyi bir yazar olmak için eskisinden sıkı çalışmalı, gözlerimi dünyaya daha büyük açmalıydım. Ama öncelikle çok iyi bir insan olmayı becermeliydim. Bereketli Topraklar’daki ödül töreninde tanışma fırsatı yakaladığım Işık Öğütçü’den babasını dinlerken, işimin ne denli zor olduğunu bir kez daha anladım. Bir kartal yuvasına tırmanabilir, oradan dünyaya bakabilirsiniz. Ama kartalın gördüklerini göremezsiniz. Orhan Kemal’in gözleri, Orhan Kemal’in gözleridir. Bir gün gördüklerinin bir kısmını görebilmeyi diliyorum yalnızca…

İlginçtir, sevdiğim kitaplar sorulduğunda, Orhan Kemal’inkiler çoğu kez gelmez aklıma. (Cebindekini bir türlü bulamamak gibi bir şey…) Neden sonra Murtaza dikiliverir karşıma. Cemile’yi, Evlerden Biri’ni, Önce Ekmek’i ve nicesini anmadığıma üzülürüm. Üstat, satır satır insanlar ekler hayatımıza. İşte, evde, dolmuşta yanımızdadır onlar. Hani derler ya, “gerçeğin ta kendisi”dir. Dokusu, kokusu vardır. Orhan Kemal, maun masalara oturarak anlatmaz emekçileri. İçerden biridir. Erinç uğruna ne kendi bükülür ne de kalemi. Yaşam, mücadele demektir onun için, yazarlıksa bir oluş…

Öykü kişilerinin yalnızca iç seslerini duyabildiğimiz bugünlerde, bir okur olarak Orhan Kemal’in etkili diyaloglarını ziyadesiyle özlüyorum. Açıkçası ben de en çok diyalog yazmaktan haz alıyorum. Hâlleşmelerin yerini, sesli harfleri çıkarılmış sözcüklere indirgenmiş mesajlar aldı. Bir parantezle üzülüp sevinebiliyoruz artık. Son model teknolojileri konuşmaktan, toprağı, toprağın insanlarını unutuverdik. Yüzüncü yaşında Orhan Kemal, hatırlamak için hepimize iyi gelecektir.

sibel_oz

Gölgesinde soluklandığımız usta
Sibel Öz

Edebiyatımızda bir büyük çınar Orhan Kemal, hâlâ gölgesinde soluklandığımız, her sokak başında karşımıza çıkıveren bir memleket sevdalısı, eskimeyen bir dost… Orhan Kemal’in yaşamı, duruşu, kalemi üzerine pek çok şey söylenebilir. Ancak ben Orhan Kemal’in İstanbul’undan söz etmek istiyorum. Hâlâ başucu kitabı olarak sakladığım İstanbul’dan Çizgiler kitabı benim yaşamımda özel bir yere sahip. Bu kitapla tanışana dek Orhan Kemal’in dünyamda çok iz bırakan bir yeri yoktu. Ancak tesadüfen elime geçen kitabını okurken Orhan Kemal olup İstanbul’da dolaşmak, 1960’ların İstanbul’unu o muhteşem Ferit Öngören çizgileriyle görmek, daha da ilginci, yaşadığımız, soluduğumuz İstanbul’un Orhan Kemal’in İstanbul’u olduğunu anlamak tarifsiz bir duyguydu. Orhan Kemal okurken, hâlâ aynı İstanbul’u yazdığımızı, umutlarından ve öfkelerinden bir hayat kuran tüm o ötekilerin elleriyle, terleriyle yarattıkları bu İstanbul’a tutkuyla bağlı olduğumuzu şaşırarak ve sevinerek gördüm. Öykülerime elimde olmaksızın sızan, çoğu kez başkahraman olan İstanbul’un ve bu büyük kentin bakkalının, hamalının, ayyaşının, yosmasının, işçisinin, yorgancısının, dönercisinin daha önce Orhan Kemal’le yarenlik ettiğini bilmek, Orhan Kemal’i sadece büyük bir yazar ve yoldaş değil, abi haline getiriyor benim için.

Elleri pardösüsünün cebinde, fötr şapkasının altından hâlâ hepimizi izleyen Orhan Kemal, Eminönü’nü, Balat’ı, Galata’yı, Karaköy’ü mutlaka seninle dolaşmalı, 2014’ün insan hikâyeleri ayaklarımıza dolanırken başımızda azıcık kavak yelleri esmeli ve o gün eski bir Beyoğlu meyhanesinde noktalanmalı. Kutlu olsun 100. yaşın büyük usta!

turker-ayyildiz

Hikâyenin Orhan Kemal Hali
Türker Ayyıldız

Öykümüzün en önemli kişilerinden birisi. Hatta öykü yazarının kendi hikâyesini düşündüğümüzde, hikâyecinin hikâyesi şeklinde muhteşem bir alkışı hak eder. İçinde bulunduğu kesimle beraber yaşamış, hikâyelerine sürekli onları konuk etmiş, hem edebi yaşamında hem de dışarıda adeta Ekmek Kavgası vermiş. Oğlu Işık Öğütçü bir söyleşisinde, “Babamın paralı mı, parasız mı olduğunu kapıyı çalışından anlardık” demiş. İşte bu onurlu yaşamın sebep-sonuç akışında tabii ki tanıklık etme hatta tanıklığın da ötesinde bir şeyler var. Yani yazar olarak gözlemlediklerini yazmamış da, hikâyenin içine girip yaşamış. Sonra da bunu, usta olduğu kadar sade bir dille aktarmış.

Öykücülüğümüzün bugün pek çok ülkeye göre zenginliğinden söz ediyorsak ilk anacağımız ustalarımızın başıdır kendisi. Öykü bir geleneğe dayanıyor elbette. Bugün bu gelenek öykücüler için de geçerli. O, pek çoğumuzun ustası, yol göstericisi. Dünyanın başka bir coğrafyasında yaşamış olsaydı, muhakkak şimdi dünyalı bir yazar alarak tanınırdı. Çağdaşlarım adına büyük ustanın anısına saygıyla eğiliyorum.

yazar-kitap