Sadık Yemni

Zeki olup da aptal görünmek kadar iyi bir şey yoktur.
Fare Kapanı – Mouse Trap

19. yüzyılın en sonuncu on yılının başında doğan bir kıza ailesi vaftiz töreninden sadece birkaç dakika önce Agatha ismini verdi. Bu kız ailesi varlıklı olmasına rağmen okula gitmedi. Okumayı kendi öğrendi. Hiçbir zaman yazar olmaya niyeti yoktu. Kendisine bir dedektif hikâyesi yazma konusunda meydan okuyan kız kardeşi Madge’e bunu yapabileceğini göstermek istedi. Hercules Poirot ve Miss Marple adlı dünyaca ünlü iki hafiye yaratmayı başaran tek polisiye yazarı oldu. Christie’nin tüm dünyada iki milyardan fazla kitabı satılmıştır. Shakespeare’in kitapları ve İncil’den sonra en çok Christie’nin kitapları satılmıştır. Sadece Ten Little Nigger (And Then There Were None) – On Küçük Zenci romanı yüz milyon adetten fazla satmıştır. 80’in üstünde roman ve kısa öykü, 19 tiyatro oyunu ve 40’ı aşkın televizyon-sinema filmi. Bütün bunlara bakıldığında Agatha Christie sorgusuz sualsiz Polisiye Edebiyatın Kraliçesi’dir.

Dedektif Romanı
Dedektif romanlarının popüler olması Batı’da tröstlerin, monopollerin doğumuyla eşzamanlıdır. Dedektif beton yığını şehirlere sıkışmış, yalnızlaşmış, yabancılaşmış, endişeli insanı teskin eden, suçun cezasız kalmayacağına inandıran figürdür. Endüstri realitenin ve kapitalist düzenin potansiyel katili ya da soyguncusu hesaplı kitaplı, planlı ve sabırlı bir icraatçıdır. Ketumdur. Mesele bir intikamsa, bunun soğuk yenmesi gerekli bir yemek olduğunun farkındadır. Bayan Marple daha çok taşrada, Bay Poirot da şehirlerde bu soğuk yenen ilegal yemeğin faturasını ödetecek kimseleri araştırdılar ve buldular.

Hercule Poirot
Christie’nin, bilinçaltının ya da başka bir şeylerin etkisiyle yıllar önce Bayan Belloc Lowndes tarafından yaratılan emekli polis dedektifi Hercule Popeau’dan etkilenerek Hercule Poirot karakterini yarattığı söylenir. Christie, Hercule Poirot’yu iki kere gördüğünü iddia etmiştir: Bir defasında Savoy’da öğle yemeği yerken ve diğeri de Kanarya Adaları’nda deniz yolculuğundayken. Belki bu nedenle yazar kitap kapaklarında Poirot’nun herhangi bir resminin olmasına izin vermemiştir. Sherlock Holmes’ün yazarı Conan Doyle, Poirot’yu aşırı irrite edici buluyordu. Christie ise kendi gri hücrelerine kara sevdalı olan Poirot’yu egosentrik bir sürüngen olarak nitelendiriyordu. İçinden en ünlü olduğu sırada onu bir macerada öldürtmeyi geçiriyordu. Sonunda bunu yaptı. Hercule Poirot Curtain – Ve perde İndi (1975) romanında öldüğünde, The Newyok Times’ta 6 Ağustos 1975’te tam sayfa ölüm ilanı yayımlanan ilk hayali karakter olmuştur.

Miss Marple
Christie’nin kendi büyükannesinin Viktoryan koket Bayan Marple karakteri üzerinde büyük etkisi vardır. Christie’nin kız kardeşi Madge’in yaşadığı yerin yakınlarındaki Cheshire’da bulunan eski bir perili köşk olan Marple Hall’ün, Bayan Marple’ın adı için esin kaynağı olduğuna inanılır. Ve Perde İndi’romanının başarısı üstüne yazar son Marple romanını Sleeping Murder – Uyuyan Ölüm’ün 1976’da yayımlanması için izin verdi. Fakat kendisi 12 Ocak 1976’da öldü. Kitap ölümünden sonra yayımlandı. Yazarından birkaç ay daha uzun yaşayan Miss Marple’ın ölüm ilanı yayımlanmadı bildiğim kadarıyla.

Radyo Günleri
Altmış başlarında akıl biraz baliğ olduğunda Cuma akşamları saat dokuzda ailece radyonun başında radyo temsillerini dinlerdik. Bunların içinde Agatha Christie’nin eserleri de vardı. Kışsa kömür sobasının üstünde pişirilmiş kestaneleri yerken yabancı isimleri aklımda tutmaya çalışır, toplanan delillere odaklanır ve katilin kim olduğu açıklanmadan önce keşfetmeye çabalardım. Temsil bitiminde babamla annemin katilin niyeti, motivasyonu konusunda atıştıkları olurdu. Yerli Mayk Hammer’ların yazıldığı, Ümit Deniz’in Murat Davman kitaplarının ünlendiği zamanlardı. Radyoda Fare Kapanı – Mousetrap’i heyecanla dinlediğim ânı hâlâ hatırlayabiliyorum. Agatha Christie’nin adı son altmış yıldır Londra Batı Yakası tiyatro listesi olan her gazetede çıkmaktadır. Bir oyun yazarı olarak da çok yetenekliydi. Christie’nin öldüğü gün Londra’nın Batı Yakası’ndaki bütün tiyatrolar bir saat süreyle ışıklarını kapatmıştır.

Emperyal Cazibe
Christie’nin kocasıyla Orta Doğu’da arkeolojik kazılara katılması ve İngiliz İmparatorluğunun hâkim olduğu geniş coğrafyada yaptığı seyahatler çalışmalarına büyük zenginlik katmıştır. Romanlarını emperyal vizyonla yazmıştır. Cards on the Table – Briç Masasında Cinayet’te Suriye’yi iyi tanıdığı için kurbanına Arapçada Şeytan anlamına gelen Shaitana adını vermiştir. They Came to Baghdad – Bağdat’a Geldiler’in (1951) Amerika’daki satışları önceki romanlarının satışlarının ötesine geçmiştir. Bağdat-Babil-New York (Yeni Babil) çekimi olmalı. Christie’nin en sevdiği yazarlardan biri başarılı bir Emperyal Cazibe yazarı Graham Greene’dir. Silent American-Sessiz Amerikalı adlı romanını hararetle tavsiye ederim.

Top 3
2015’te, Christie’nin doğumunun 125. yıldönümünde eserleri içinde bütün zamanların en beğenilen romanı Ten Little Nigger – 10 Küçük Zenci olarak ilan edildi. Yeni zamanlarda nigger kelimesindeki aşağılayıcı yüklem nedeniyle başlıkta bunun yerine indian kelimesi kullanılmıştır. İronik bir şekilde Beyaz Adam’ın tarafından gadre uğramış ırklardan bir diğeri seçilmiştir. Top 3 listemiz Şöyle:
On Küçük Zenci – 1939
Roger Ackroyd Cinayeti – 1926
Doğu Ekspres’inde Cinayet – 1934

Murder by Death – 22 numarada Cinayet
Senaryosunu ünlü oyun yazarı Neil simon’un yazdığı filmi tiyatro kökenli Robert Moore yönetmiştir. Haziran 1976’da gösterime giren filmde popüler kültürün ünlü dedektifleriyle dalga geçilir. Filmin başında eski püskü üstü tozlu demir sandık açılır ve içindeki kartondan kahramanlar gösterilir. Kimler yoktur. Hercule Poirot, Charlie Chan, Sam Spade, Miss Marple vb. oyuncu kadrosu da müthiştir. James Coco (Poirot), Peter Sellers, Maggie Smith, Alec Guinness, David Niven, Elsa Lanchester (Miss Marple) ve ev sahibi Lionel Twain rolünde tanınmış yazar Truman Capote. Ünlü roman kahramanlarını temsil eden kimseler (değişik adlarla tabii ki) egzantrik bir milyoner tarafından şehir dışındaki villasına davet edilir. Kartta şöyle yazar:

You are cordially invited to
Dinner and a murder
At
22 Lola Lane
Saturday evening 7 PM
Your Host

Lionel Twain

Bunlara o gece gizemli bir cinayet işleneceği söylenir. Hodri meydan denir yani. Arka arkaya gizemli şeyler olur. Hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Ünlü isimler iyice çuvallar ve komik durumlar çıkar ortaya. Son sahnede o tozlu sandığı görürüz yine. Bu modası geçmiş ünlülerin kartondan suretlerini içine hapsederek kapanır. Tozlu paslı demir sandık tarihin tozlu mahzenlerinden birinde ıssızlığa terk edilir.

Agatha Mary Clarissa Miller Christie Mollowan, 12 Ocak 1976’da öldü. Bu filmin polisiyenin kraliçesinin öldüğü yıl yapılması raslantı değildir. Yukarıda bahsi edilen ünlü dedektifler klasik polisiye meraklılarının rağbet ettiği alanda soluk alıp vermeye devam ediyor. Bunların içinde zamana en dayanıklı olanları okuma yazmayı kendi kendine öğrenen kızın yazdıkları oldu. Temsiller, romanlar ve televizyon filmleri 21. yüzyılı da gördü. Bu arada zaman değişmişti haliyle.

Siber Polisiye Zamanları
İnternet devrimi ve siber dedektiflik çağına girmemiz nedeniyle egale edilecek gibi değildir. Suçun doğası değişmeyecek. Kin, intikam, kıskançlık, menfaat, ihtiras, güç peşinde koşma ve psikolojik olarak her türlü suç işlemeye meyilli olmak aynı kalacak. Teknoloji bu güdülere yeni imkânlar sunacak. Aynı imkânları örgütlü polis güçleri de kullanacak. Minority Report, I Robot, Robocop, Predestination, Inception gibi filmlerde anlatılan ortamlar gerçekleşecek. Avatar kullanımı söz konusu olduğunda ceza hukuku kendini buna uyarlayacak.

Siber dedektifler şu anda bile varlar. Milletin sosyal medya bildirilerini tarayarak bilgi topluyorlar. Bilgisayarına girerek özel kayıtları kopyalıyorlar. Dark Web’i düşünün. Bitcoin ödeyerek kiralık katil tutanlar var. Küresel boyutta bir izleme izlenme durumu söz konusu. Bütün bunlara bir de yapay zekâ ve YZD, Yapay Zekâ Dedektifleri katılınca iş çok başka bir hal alacak, ama insan hasletleri baki kalacak.

Bu yazı Arka Kapak dergisinin 6.sayısında yayınlanmıştır.