Arzu Akgün

Bir başımayım bu kocaman dünyada. Sularla, yağmurlarla, camilerle, kiliselerle, bir bardak çayla, bir fincan kahveyle, sabahlarla, akşamlarla, gün batımıyla, uykusuzlukla, kitaplarla, özlemlerle bir başımayım.

Bir başıma olduğumu en çok da aşkı özlerken hissediyorum.

“Aşk değil yalnızlık korkusu” dedi birisi. Başka biri “Hayır” dedi. “Aşk değil ten, bahsettiğin yokluk” ya da “bu okuduğun şiirlerin yarattığı dünya”.

Sustum, Tanpınar’a sordum;

“Çok ferdi vâkıalara inmeden, bütün bir taklit hissinin, heves ve oyunun, uzvi ürpermenin ve bugünkü cemiyet hayatının büyük fârikalarından biri olan can sıkıntısının aşka başlangıç verdiğini söyleyebiliriz. Güzel sanatların, bilhassa musiki, şiir ve edebiyat (bugünkü hayatta sinema da dahil)’ın ruhlara getirdiği sermesti ve heyecan ile ona müsait bir zemin hazırladıkları da muhakkaktır.”

Başımı kitaptan kaldırdım. Yine bir akşam vakti, yine Tanpınar, Türk Kahvesi, birazdan kapıdan girecek ve kaldığımız yerden devam edeceğiz sanki, her şey “Yaşadığım Gibi”.

Tanpınar yudum yudum okunur. Bir sayfa okuduktan sonra başınızı kaldırın, biraz şehre biraz ruhunuza bakın. Artık tarih de yolun üstündeki küskün çeşme de aşk da geçmişiniz de içinizdeki o her şeye geç kaldım hissi de bambaşka bir hal almıştır.

Beş Şehir’i aldığımda, “Sadece İstanbul’u okuyacağım, diğer bölümleri o şehre giderken yolda okuyacağım.” demiştim. Çok şükür öyle de oldu. Bursa’da su sesi, Konya’da Selçuklu izleri, Beş Şehir sayesinde dikkatime dahil oldu. Erzurum’da, Beş Şehir sayesinde fark ettim Doğu’nun bilgiden ziyade sezginin coğrafyası olduğunu. Ankara bölümünü okurken öğrendim Baki’nin, Nedim’in, Fatih’in, Sinan’ın çektiği o mübarek ağrılar olmasa eski hayat ağacının yeni meyvelerle donanmayacağını.

İstanbul’un sırları bitmez, memleketimin hiç. Tanpınar okumaksa sırları aydınlattığı kadar yeni gizemler, yeni özlemler katar hayatınıza. En çok da aşkın ve seyahatin özlemi düşer içinize.

Yaşadığım Gibi’yi elime alıp başlıklara bakınca da ilk aklımdan geçen Paris Günlerini de oraya giderken okumak isteği oldu. Sonra tabii ki “Aşka Dair” bölümünden başladım. Tanpınar’ın gölgesinden bir duygu dalgası çarptı kalbime. Bütün hayatı bir kenara koyayım, sevdiğim adamı dizime yatırıp ona Tanpınar okuyayım istedim.

“Bana gelmeden evvel neredeydin? Bütün bu mükemmel şeyler, bu emsalsiz güzellikler ve mukavemet edilmez cazibeler parça parça hangi yıldızlarda dinleniyordu? Çünkü sende onların hepsinden ve esrarımız hasiyetlerinden bir şeyler var, dalgın ve etrafına yabancı anlarında onlara doğru uzaklaştığını, onların hülyasına büründüğünü o kadar çok sezdim ki… Şöyle, seni ilk aramaya başladığım andan bugüne kadar eşyanın tenevvü’ünde geçirdiğin tecrübeleri anlat! Hangi zengin ve esrarlı madenlerde, hangi nadir hassalı ve acayip pırıltılı taşlarda uyudun? Hangi muattar, göz alıcı ve kıvrak nebatlarda büyüdün ve hangi çevik hayvan vücutlarında, hareketlerinin o keskin ve zalim melekesini, vücudunun tehlikeli rehavetini elde ettin? Sesini inhinalarını hangi dereler verdi.”

Hiç görmediğim bir adamı tanıyormuşum gibi hissederken, sırf öyle olsun istediğim için aşk hemen kapımda gibiyken, yine Yaşadığım Gibi’den dizeler yetişiyor imdadıma:

“Her aşk peşinde bir ezeliyet fikrini taşır. Büyük aşk şairlerinin çoğu, sevgili ile ta ezelden bir tanışma devresini terennüm etmişlerdir.”

Hiçbir şey tesadüf değil, yine olmayacak. Benim dünyamda aşk tesadüfleri sevmiyor. Her şeyin yazılmış, ikimizin birbirimiz için seçilmiş, bütün ayrıntıların biz göz göze gelelim diye belirlenmiş olduğuna inandığım bir aşk bekliyorum.

Sıradan bir günde, yine böyle önümde düşünmesi yapmasından uzun iş listeleri varken, kendimi az, hayatı daha az severken gelsin. İki çay söyleyelim. Biri demli olsun. Çay yine geç gelsin zararı yok. Ben onun gözlerine biraz daha bakayım. Bakarken olmayan her şeyin o gelecek diye olmadığına inanayım.

Hayat yine zor olsun ziyanı yok. Yine Tanpınar’ın dediği gibi Aşk’ın tılsımlı terkibi yenilesin beni. Tabaka tabaka uyanayım sıradan dünyamın ağırlığından. Aşkla alayım kainat karşısındaki hakiki vaziyetimi. Yaşadığım Gibi.

babilcomdanalabilirsiniz


Yaşadığım Gibi – Ahmet Hamdi Tanpınar

Dergah Yayınları